Bu gece şiir gecesi. Edebiyat ve şiir meftunu öğrencilerime ve dostlara taze bir şiir ikram edeyim.
KASVETLİ GECENİN EN KARANLIK NOKTASINDA
yürüyen insanlar var her yanımda
ağır aksak en çokta hızlı
acelesi çok, eceli yok insanlar
kazığı çakmışlar dünyanın tam ortasına
tutunmuşlar iskelenin en babasına
güleceğim gülemiyorum zira
göğüs hizamda tam kriz noktasına oturmuşlar
hayvanla insan arası bir yerde ne canlı ne ölü
alemi ervahtan bir önceki aşamadan
firar etmişler ilkelliğin göbek deliğine
her daim beslenmekte
ve ebe kesmemekte kör nefse bağladığı hortumunu
kasvetli gecenin en karanlık noktasında
isyanımla deliyorum dünyayı
sürüyorum atımı dönmemecesine ömür seferine
huruç ederken kainata kılıçsız bir yalınlıkla tek başıma
aydınlık üzere aydınlık ruhların selamı hatta sabahındayım
toprağa tutunmuş ruhsuz hücrelerin bitmeyen raksındayım
his yoksunu et yığını cesetler arasında yaşıyorum
karbonmonoksit ağırlıklı sisli bir havada
dolduruyorum gaz kokusuz nefesin yakan ateşini taa derinlerden
içime içime
topluyorum gücümü ezelden ebede gider gibi
kasvetli bir gecenin en karanlık noktasında
çığlığımla deliyorum
yalan senaryonun dolan siyah perdesini.
insanlar sakin umursamaz dahası, umutluymuş gibi yapıyorlar
nedensizliklerin girdabında yüzemiyor boğuluyorlar
kaybolmuşlar çıkar çıkmaz sokaklarda ama bilmiyorlar
belki de kaybolmak kolay geliyor yitirilmiş akıllara
yağan pisliği rahmet sanmak iğdiş edilmiş ruhlara
zonk zonk zonkluyor kafamın içi
dışı daha hayırlı gibi bir his var içimde
tam tam sesleri bölüyor uykumu arifler mezarlığında
kasvetli bir gecenin en karanlık noktasında
gözlerimle parçalıyorum
harikalar diyarının yarını ağyarını, hileli zarını
arnavudun kaldırımında sorun yok biliyorum.
kürd’ün dili türk’ün zoru yoruyor beni
sünni’nin bitmez tükenmez sünneti,
alevinin ali’si hüseyin’in kan davası
mezhepçinin mezhebi hizipçinin hizbi
kerbela yorgunu ümmet çağdaşlık meftunu millet yordu beni
takva değirmenlerinde un ufak olurken atomlarım
çaresizliği çağrıştırıyor en baba çareler
yetimliğin pençesindeki benliğimden
yalnızlığa hicret kurtarıyor bedenimi
kasvetli gecenin en karanlık noktasında
bir nefes fatiha ile parçalıyorum esareti
yanız sen sen sen ve yalnız sana sadece sana
hür doğdum hür yaşadım
hür ölüyorum.
kayboldu karanlıklar, yok oldu bedbahtlıklar
kasvetli gecenin en karanlık noktasında
4 Aralık 2020
Ali Galip BALTAOĞLU