ÇIPLAK AYAKLAR -Yetimler ve öksüzler diyarı…


Yetimler ve öksüzler diyarı Anadolu’da bugün babalar günüymüş. Dünde anneler günüydü. Annesiz ve babasız o kadar çok çocuk var ki!
Baktım literatüre, uluslararası anlamda kabul edilen bir öksüzler veya yetimler günü yok. Sadece son dönemlerde Müslüman ülkelerce kabul edilmiş bir yetimler günü var. İnsan kırımının saçma sapan savaşların zulümlerin coğrafyası olduğu için olsa gerek. Önden gidenlerin öncüleri yetimleri dert edinmiş!
ÜNİCEF 2020 raporlarına göre her gün 10.000 çocuk öksüz ve yetim kalıyormuş. Tüm dünyada da 140 milyon öksüz ve yetim çocuk varmış. Kapitalizmin âli menfaatleri öksüz ve yetimler gününde fayda görmediği için henüz tüm insanlığın sorunu olmamış! Para Tanrısı yetimleri görmüyor maalesef!
Bu babalar gününde yarının anne ve babaları olacak çıplak ayaklı çocuklar aklıma düştü. Çıplak ayaklı çocuklar nezdinde, ülkemin tüm çocuklarına bir şiir hediye etmek istedi canım. Beğeneceğinizi umut ederim.

ÇIPLAK AYAKLAR

terlikle gördüm zemheri ayazında iki roman çocuğu
yaklaştılar yanıma
önce usul usul sonra hızla
ve korkusuz bir kararlıkla.
biri gül uzattı burnuma diğeri kağıt bir mendil
al abi dedi erkek olanı,
gül al sevgiline verirsin dedi
kara gözlü güzel kız,
neden vereyim ki sevgilime gül dedim,
ve güldüm
seni daha çok sevsin diye abi
dedi muzip bir gülümsemeyle.
gül vermesem sevmez mi beni
sever ama az sever
çok sevmek nasıl oluyor
vazgeçememek oluyor
neden
gül verince vazgeçmiyor mu kızlar
eveeet gülden vazgeçemez kızlar
sende mi
ben de dedi ve muzipçe kıkırdadı.
kara gözlü güzel kız.
on yaşlarının safiyetinde iki roman çocuğu
roman olup okuttular, şiir olup
ürperttiler içimi taa derinlerden,
iki çift çıplak, çırılçıplak,
en çıplak ayaklarla
üşümüyor musunuz demeye kalmadan
atıldı erkek üşümüyoruz,
sahi mi?
ayaklarınız üşür,
biraz dedi kız, biraz üşüyoruz bazen.
dur dedim,
dur çocuğum bir konuşalım hele
adınız ne sizin,
ayhan dedi büyük bir övünçle oğlan
kız daha da yüksek sesle haykırdı türkan
türkan benim adım dedem koymuş adımı,
türkan sultan diyor dedem bana
türkan şoray olacağım.
beriden atıldı ayhan
demedi haykırdı adeta ben de ayhan ışık.
meğer taçsız kral olurmuş kendileri,
ağabeydi ayhan
bir yıl kıdemsiz kardeşti türkan
yeşilçam meftunu dedeleri
hedefi koymuştu çocuk hayallere
ayhan ışık ve türkan Şoray.
ötesi yoktu.
yoktu ama ayaklar çıplak,
çırılçıplak
en çıplak.
gelin ayaklarınıza bot alayım çocuklar
bot mu?
baktılar birbirlerine neden der gibi.
üşümesin ayaklarınız,
üşümüyor dedi ayhan, onayladı türkan
gözleri parlamıştı ayhan’ın,
üşümüyor abi bot alma, mama al,
evet evet dedi heyecanla türkan
mama al.
kime lazım ki mama
demeye kalmadı,
uyumlu bir koro gibi aynı anda
ediz’e.
o da kim,
en küçük kardeşimiz
mamayı çok seviyor,
ama paramız yok diyor babam
arada dedem alıyor,
bazen de komşular getiriyor
o gün ağlamıyor ediz.
bu ediz de ediz hun olmasın?
nereden bildin abi işte o.
dönüyor abisine,
abi de dedem gibi tanıyor ediz hun’u.
muhabbet gelişiyor
bir kardeş daha varmış
adı da hülya imiş, öğreniyorum,
tahmininiz doğru
hülya koçyiğit
bütün isimleri dede koyarmış
yeşilçam meftunu romantik dede,
obasında kurmuş platoyu
servetini dağıtan halk çocuğunu, gülerek
hıçkırık’ı hıçkırarak
her filmin kötülerine söverek seyreder
ve seyrettirirmiş torunlarınai
arkadaş olmuştuk artık
dedeleriyle de kanka..
iki botluk bütçe yedi kutu mama etti
torbalarında sevinçle götürürlerken
mamayı
baktım arkalarından
binbir elemle karışık
hüznümün dev dalgalarında
üşümeyen ayaklara.
çıplak, çırılçıplak
en çıplak
ayaklara…
15 Mayıs 2020
Ali Galip BALTAOĞLU

Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.