Din bezirganlığı üzerinden ülkenin geldiği yer içler acısı. Kafirin mümin, müminin kafir diye anıldığı topraklarda bu sonuç gayet normal. Biz her Ramazan Bayramı’nda Gazze’ye ağlarız. Belirli periyotlarda Doğu Türkistan’a, Çeçenistan’a Afganistan’a Şam’a Musul’a Kerkük’e ağlarız. Cami önlerinde sokaklarda protestolar yapar rahatlamış olarak evlerimize döneriz. Mazlumlara hiçbir faydamız olmaz. Siyasetçiler ortalama Müslümanımıza bunun bir faydası olduğunu düşündürürler! Bir asra yakındır aynı inançlarla aynı tepkileri gösterip farklı bir sonuç ümit edenlerin ülkesiyiz. Sonuç değişmediği halde kendimizi değiştirmeye ve sigaya çekmeye yanaşmayız. Değişime kapalıyız. Siyasetçilerimiz oy ve inanç dalkavukluğu adına ruhbanların önünde takla atıyor. Buna mukabil deli diye takdim edilen Mehmet Ali AĞCA terlik ve yanmaz kefen satan ruhbanı şizofren diye niteleyip ve arkasında binler var diye sinirlenerek bir gerçeği ifade ediyor. Hırsızlık çetesi kursam herkes etrafımda toplanır diyor. Nitekim bu gerçeği de Sedat PEKER dizi yaptı! Kimlerin kimlerin etrafında toplandığını ibretle izliyoruz. Şizofrenlere iltifat eden siyasetçiler kendini Allah’ın askeri diye niteleyen akıllı deliller!
Oynatmaya az kaldı. Neydi o şarkı sözü mü?
Bu duygu ve düşüncelerle gecenin bu saatinde bir şiirimi takdim ediyorum. Rabbim güzel ülkemizi korusun. İnsanlarımızın arasına sıcaklık muhabbet ve birlik şuuru versin. Birlik ve beraberliğimizi tahkim edersek her türlü sorundan kurtuluruz. Ümitsiz olmayacağız.
BU BÖYLEDİR
yalanlayanlar yalan söylüyor,
düşmüşler kahpe dünyanın peşine
veya kanmışlar rengine,
oyun ve eğlenceden
alamamışlar başlarını.
benzetmişler, benzemişler
dinlerini dünya,
dünyalarını din eylemişler…
başlamış kârlı bir ticaret
uzatmış elini milletin cebine
kâinat imamı.
boş beşikler ülkesinde
çocukları çalmış önce,
kirli hülyalara dalmış sonra.
el kucaklarında büyümüş,
adam olacakken,
mankurt olmuş …
neydüğü belirsiz,
din tüccarı simsarlar,
falan mehdi, feşmekan gavs
sattıkça satmış,
yedikçe yemişler.
hamam satmışlar,
yanında kefen ve terlik
yetmemiş kadın,
kimisi kediciklerini
pazarlamış ekranlarda,
kimisi tunus’tan getirtmiş.
söz konusu kadın olunca,
fuhuş teferruat…
ya ajanlık işleri.
ihanetin
dolambaçlı yolları,
girmeyelim oralara,
bulamayalım mideleri.
günah almış, hakka girmişler
yemişler halkın parasını haksızca
ruhbanlar, ah o ruhbanlar !
yemişler de yemişler,
kaşarlaşmış yüreklerini,
ve kaşardan yapılmış
peynirden putlarını…
para diye, ihale diye, güç diye
yutuyorlar,
kızgın ateş toplarını.
dünya ateşi tesirsiz
yakmıyor,
kaybetmişler hislerini
cehennem ateşi
deva olur mu ki,
dünya alıp ahiret satanlara.
vah ki vah, vah ki vah,
ki hesap gününün sahibi
din gününün hâkimi
kadir-i mutlak
belirleyecek âkıbetleri
istemese de kâfirler
olacaktır olacak olan
“ol” dediğinde
yücelerde yazılmış bir kaderdir
ki bu böyledir !
25.07.2018
Ali Galip BALTAOĞLU